37. Genç Günler kapsamında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi ’nde 10 Mayıs akşamı gençlerle buluşan sinema ve tiyatromuzun akılda adı Zafer Algöz, gençlere “Oyuncu adayı dostlarıma şunu sormak isterim. Oyuncu mu olmak istiyorum, şöhret mi olmak istiyorum. Bkocamanını televizyonda gördüğünde ben de yaparım, diyor haklı. Formayı giydiğin zaman bırakmaman lazım. Bir tane dizide oynayıp bırakmaman lazım.” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İBB Şehir Tiyatroları ’nın tertip ettiği 37. Genç Günler ’in sohbet misafiri olan sinema ve tiyatromuzun akılda adı Zafer Algöz, sanatçımız Nihat Alpteki ’nin moderatörlüğünde tertip edilen sohbette gençlerle buluştu. Algöz, hatıralarından, meddah ananesine, genç oyunculara önerilere birçok mevzuda gençlerin suallerini yanıtladı.
İstanbul ’un kesintisiz tertip edilen tek gençlik şenliği olan Genç Günler ’in 37. ’si, üniversite gruplarının oyunları, sohbet ve atölyelerle devam ediyor. Türk Sineması ve Tiyatrosu ’nun akılda adı Zafer Algöz, 10 Mayıs Çarşamba günü 18.00 ’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi ’nde moderatörlüğünü Nihat Alpteki ’nin yaptığı sohbette Şehir Tiyatroları ’nın misafiri oldu. Sohbet moderatör ve gençlerin sualleriyle takribî iki saat sürdü.
“On beş buçuk yaşından itibaren Devlet Tiyatrosu Ailesindeyim”
“Ben 15 buçuk yaşından beri Devlet Tiyatroları ailesindeyim. Çocuk ve gençlik tiyatrosu kurslarıyla başladım. Sonra Devlet Konservatuvar ’ı Tiyatro Bvefatı ’ne girdim. 1981-85 seneleri arasında parasız yatılı okudum. 1986-88 seneleri arasında Bursa Devlet Tiyatroları ’nda gerekli staj yaptıktan sonra İstanbul Devlet Tiyatroları ’na geldim. İstanbul Devlet Tiyatroları ’nda oyuncu ve rejisör olarak çalışmaya devam ediyorum. Devlet Tiyatroları ’nın kuruluşunu düşününce iki büyük insanı buradan rahmetle anıyorum. Biltihapçısı Mustafa Kemal Atatürk. Mustafa Kemal Paşa 57 yaşında ölüm etmiş biliyorsunuz ama yaptıklarına baktığınızda sanki çok genç yaşta can vereceğini sezmiş gibi yapılabilecek her şeyi 15 senelik Cumhurbaşkanlığı yarıyılına 100 senelik işleri sığdırmış bir devlet adamı.
1935-36 ’lı senelerde İsmet Paşa ’yla Batı standartlarında konservatuvarlar oluşturmaya karar vermişler. O zamanki ismi Musiki Muallim Mektebi ’ymiş Ankara ’daki binanın. O yarıyıl Alman faşizminden kaçmak isteyen Carl Ebert, Türk büyükelçiliği ile temasa geçmiş. Mustafa Kemal de haberdar olduğunda Carl Ebert ve tüm sanat ekibini Türkiye ’ye davet etmiş. “Bizde Batı standartlarında bir konservatuvar kurun. Tiyatrocular, operacılar, bale, orkestralar, korolar bütün o yapıyı kurun” demiş. Carl Ebert tüm Batı sanatlarının yerleşmesinde ve personel yetişmesinde çok tesirli olan bir insan. Zira konservatuvar demek fabrika demek. Burada Türk Tiyatrosu ’nun kurulmasında da katkısı olan çok ehemmiyetli insanlar var. Daha sonra Muhsin Ertuğrul, Cüneyt Gökçer, Müşfik Kenter ve Yıldız Kenter.
Ondan sonraki evrede Haldun Taner ’in çok büyük katkıları olmuş. Ananeselden esinlenerek bizim kendi komedimizi yaratmış, Türk Tiyatrosu ’na yeni yapıtlar yazmış. Haldun abiden de bayrağı Ferhan Şensoy devralmış”
“Kafa TV ’de meddahlığı sınıyorum”
“Candaş Tolga Işık, seneler evvel Kafa diye bir mecmua çıkardı. Bize de yaşadıklarını yazar mısın? dedi. Başka kimler var dedim. Ataol Behramoğlu var, İlber Öğretmen var, bayağı bir A ekibi var. Ben orda 3-4 yıl yazdım ve oradaki misyonumu bitirdim. Kafa Radyo ’da birkaç program yaptım. Kafa TV yapıyoruz gel bu hikâyeleri anlat dediler. 16 tane yaptım. Kafa TV ’de yaptığım şeyler bir meddahlık sınaması sayılır. Çoğunu kendi yazmış olduğum kitaplarda anlattım. İstedim ki gençler o insanlar hakkında da balaka sahibi olsun. Öztürk Serengil ’le 3 aylık bir müddet birlikte olduk. Benim için 3 senelik bir eğitim gibiydi. Çok renkli bir kişilikti.
Benim tiyatro işini seçmemdeki sebeplerden bkocaman taklit kabiliyetimdi. Evvel akrabalarımın taklitlerini yaparak başladım. Konutta dadaşların bayramlaşmasını canlandırırdım. Bu ortaokulda devam etti. Sonra hocalarımın taklitlerini yaptım. İki hocam bendeki mahareti fark ettikleri için ailem çok baskı yaptılar. Tiyatro oyuncusu olsun diye. Gençlik tiyatrosu kurslarında buldum kendimi. Erkan Can da vardı dostum. Kenan Işık sağ olsun o da komitedeydi. Onun sayesinde bizi kurslara aldılar”
“Bence Türkiye ’de tek meddah Cem Yılmaz”
“Meddahlık yalnızca bizim ortaoyununda bildiğimiz meddahlık değil. Meddahlık Orta Asya ’daki Hun Türkleri ’nden kazanç. Onların ömrü seferle geçtiği için içlerinde anlatım eforu azami birey kimse, yaşadıkları macerayı, bu seferde neler gördük neler yaşadık nelere güldük, nerde üzüldük anlatırlarmış. Sonra bizim ortaoyununda Kel Hasanlar, İsmail Dümbüllüler, oradan buraya gele gele ilk stand up şovu bizde Orhan Boran yaptı. Sonra Ferhan Şensoy, Uğur Yücel, Cem Yılmaz. Bence Türkiye ’de tek meddah Cem Yılmaz”
Günümüzde Türkçeyi hoş konuşan iki müessese var:
Devlet ve İstanbul Şehir Tiyatrosu
“Darülbedayi müesseseyi ve Devlet Tiyatroları ’nın kardeş müesseseler. Bu iki müessesenin çok ehemmiyetli hizmetleri var. Ülkenin dışında da Türkiye ’yi temsil eden çok ehemmiyetli rejisörler yetiştirmiş. Standart olarak baktığımız Türkçe ’yi konuşan iki müessese var. Birisi Devlet Tiyatroları, birisi Şehir Tiyatroları. Zira bir dili hoş anlatmak bizim vazifemiz”
“Tiyatro herkesin yapabileceği bir iş değil”
“Bizim ülkemizde oyuncuları sinema oyuncusu ve tiyatro oyuncusu olarak ayırırlar. Dünya ’nın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Oyunculuk işi o kadar kolay bir iş değil. Buradan gelişigüzel 8-10 bireyi seçip bir sinema filmi çekebilirsiniz ama tiyatro öyle değil. Tiyatro sahnesi filhakika er alanı. Buraya çıktığınız zaman kimse sizin gözünüzün yaşınıza bakmaz. Tiyatro oyunculuğu her akşam yine sınava girmek demek. Herkesin yapabileceği bir iş değil tiyatro.
“Oyuncu mu şöhret mi olmak istiyorsunuz?”
“Oyunculukla ilgilenen gençlere vereceğim ilk öneri bu işi iş olarak seçmemeniz. Hobi olarak seçmeniz lazım. Başka bir işiniz olsun yaşamınızda. Oyunculukta beceriniz varsa ikinci bir iş olarak yapmanızı öneri ederim.
Oyuncu adayı dostlarıma şunu sormak isterim. Oyuncu mu olmak istiyorum, şöhret mi olmak istiyorum. Bkocamanını televizyonda gördüğünde ben de yaparım, diyor haklı. Formayı giydiğin zaman bırakmaman lazım. Bir tane dizide oynayıp bırakmaman lazım.
Daha Önceki ustalarımız bizim dublaj yapmamızı istemezlerdi. Sizin işiniz tiyatro yapmak derlerdi. Bizim figüranlık yapmamızı istemezlerdi.
Kendini eğitmek çok ehemmiyetli. Kendini gösterebilmen için kendini eğitmen lazım. 10 Üniversite İstanbul ’da oyunculuk eğitimi veriyor. 500 tane casting var. Bunun her biltihapta 100 ’er birey olduğunu düşünün. 50000 birey ekmek bilave ediyor”
Kaynak: BYZHA Beyaz Haber Ajansı