Bursa Uludağ Üniversitesi BUÜ Baytar Fakültesi çiftliğinde suni zekâ teknolojisi ile hayvanların duygu gidişatları tespit ediliyor. Hayvan Sıhhati ve Hayvansal İmal Araştırma ve Uygulama Merkezi İdareyiciliği Bölümü’nde sığır, koyun ve keçilerin stres, mutluluk vaziyeti sensörlerle takip ediliyor. Hayvanların bedeninin muhtelif bölgelerine yerleştirilen sensörler takviyesiyle, geçime, dolaşma ve beslenme müddetleri, bedenin stres seviyesi ve değişen beden sıcaklığı gibi kıymetler takip edilip araştırılıyor. Böylece hayvanların stres seviyesini yükselten etmenler tespit edilerek, mutluluk seviyesini artıracak temkinler alınıyor. DHA’nın haberine göre; BUÜ Baytarlık Fakültesi Öğretim Abonesi Prof. Dr. Hakan Üstüner, mutlu çiftlik hayvanlarının et ve süt yapımının daha nitelikli olduğunu belirterek, “Mutlu inekler, mutlu etler ve mutlu sütleri kastediyoruz.” dedi. Çiftlik hayvanları için uygun civarın hazırlanarak stres seviyesinin düşürüldüğünü belirten BUÜ Baytarlık Fakültesi Öğretim Abonesi Prof. Dr. Cenk Aydın, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Dünya popülasyonunun çoğalması gereksinimini de çoğaldırdı. Özellikler çevresel etmenler ve küresel ısınma bunu daha da güç bir hale getirdi. Hayvansal imalin çoğaldırılması mevzusunda hem refah hem de hayvanın tavırlarına dikkat ederek çalışmalar yapıyoruz. Hayvanlar, çevredeki farklılıklara karşı bir uyarlama geliştiriyorlar, biz buna iç civarın korunması diyoruz. Stres dediğimiz şey de bu iç civar ile dış civardaki değişikliklerden alana geliyor. Başka Bir Deyişle hayvanda stresin oluşmasının sebebi dış etmenler değil, bu etkenlere karşı hayvanın geçim sağlayamaması. Hayvan için uygun bir civar hazırlarsanız stres seviyeyi daha düşük olacaktır.”
Biyosensörlerin çiftlik hayvanlarının duygu-vaziyetin tanımlanması ve negatif şartların kısa müddette ortadan kaldırılması için ehemmiyetli bir teknolojik büyüme olduğunun altını çizen Aydın, “Hayvanlardaki natürel tutumların yetiştiricilik yapılan yerlerde, tabiatta olduğu gibi uygulanması pek muhtemel olmuyor. Tabiatta iki hayvanın tartışma etmesi natürel karşılanırken, çiftlikte bunun olmasına izin vermiyoruz. Bu hem ölümcül nedenler oluşturuyor hem de verim açısından pek uygun değil. Son zamanlarda geliştirilen teknoloji ile, bu tavrın tespit etilmesi ve refahın sağlanması mevzusunda adımlarımız var. Bu mevzuda en ehemmiyetli etkenlerden biri biyosensörler. Bunlar çok minik algaçlar ve her hayvanda kullanılabiliyor. Misalin bizim köpeklerle alakalı çalışmalarımız var ve bunu sığırlara aktarmaya çalışıyoruz. Biyosensörler hayvanın kulağına, boynuna, bileğine ve kuyruğuna takılıyor, hatta hayvana yutturulabiliyor. Surat adalelerine takılan biyosensörler ile hayvanın stres vaziyeti ölçülebiliyor. Buna uygun yazılımlarla bu bilgiler telefonlara, tabletlere ve bilgisayarlara kadar aktarılıyor. Buradaki emel hayvan strese girmeden ve tavır problemleri ortaya çıkmadan bunun önünü alabilmek.” diye konuştu. Büyüyen suni zekâ teknolojileriyle buzağının annesinden içtiği sütü dahi adım adım takip ettiklerini belirten BUÜ Baytarlık Fakültesi Öğretim Abonesi Prof. Dr. Hakan Üstüner ise, “Hava, civar, insan gibi etmenler çiftlikteki hayvanları negatif etkileyebilir. Çiftlik hayvanlarında emel ekonomik yapımdır. Bunu yaparken sıhhatli ev, mutlu hayvan nitelikli ürün veriyor. Yeni teknolojilerle geviş hayvanların kulağına, genital bölgesine takılan sensörlerle hayvanları hakimiyet edebiliyorsunuz. Buzağının annesinden süt emerken yaptığı ağız hareketinin rakamıyla, o buzağının hangi öğünlerde beslenebildiğini takip edebiliyorsunuz. Şayet bunda bir eksilme veya simge varsa bir problem var demektir.” dedi. Çiftlik hayvanlarının mutluluk seviyesini artırarak nitelikli imal hedeflediklerini söyleyen Üstüner, şunları söyledi: “Sensörler, hayvanların natürel olmayan hareketi varsa bunu ortaya çıkarmış oluyor. Suni zekâ artık insanın yerine geçiyor. Suni zekâyla, zorunlu bilgileri alakalı dijital civara aktarabilirseniz, hayvan vücudunun tümünü hakimiyet eden bir mekanizma haline getirebiliyorsunuz. Hayvanı yalnızca bir kanaldan geçirerek beden miktarları, bedendeki rengin dağılımı, bacak yüksekliği, meme başı uzunluğu gibi bizim için ehemmiyetli olan bilgileri alabiliyorsunuz. Bu da insana olan gereksinimi eksilttiği gibi yanılgı yapma oranını da eksiltiyor. Emelimiz öncelikle hayvanların natürel, sıhhatli, sevinçli, mutlu olarak imalini sürdürmek ve insanlara zorunlu olan hayvansal proteini, en nitelikli biçimde üretmek. Biz hayvan için zorunlu etrafı sağlayarak ürünşöhret nitelikli olmasını sağlıyoruz. Mutlu inekler, mutlu etler ve mutlu sütleri kastediyoruz.”