Kanserin bir hayli çeşidi varken, neden hiç kimse kalp kanseri olmaz

PAYLAŞ
Kanserin bir hayli çeşidi varken, neden hiç kimse kalp kanseri olmaz
  • 0
  • 0
  • 4 dakika da oku
  • +
  • -
Kanser çağdaş, kademeli bir veba haline geldi ve muhtelif şekilleriyle her sene 8 milyondan fazla insanı öldürüyor. Ayrıca her sene 15 milyon yeni olay daha keşfediliyor. Muazzam araştırma gayretleri, rehabilitasyon alternatiflerini ve gidişatı kavramamızı iyileştirdi, ancak kanserle çaba hala acımasız ve sıkıntılı bir yol. En yaygın kanser cinslerinden kimileri meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri, tiroid kanseri, melanom, pankreas kanseridir, ancak listede eksantrik bir biçimde noksan olan ehemmiyetli bir uzuv var: Kalp! Hiç kalp kanseri olan biriyle tanıştınız mı? Muhtemelen tanışmamışsınızdır. Son senelerde kanserin hemen hemen her çeşidini görmemize karşın, kalp kanseri yok denecek kadar azdır. Peki neden? Bu sualin cevabına geçmeden evvel, bazı ayrıntılara değinelim. kalp kanseri
Kanser hastalığının neyle alakalı olduğunu öğrenmek ve hücresel seviyede reel mekanizmayı kavramak ehemmiyetlidir. Bedenin genellikle daha önceki, makûs işleyen hücreleri ortadan kaldıran ve onları yeni, sıhhatli hücrelerle değiştiren bir hakimiyet sistemi vardır. Ancak bazı vaziyetlerde bu asıllaşmaz ve hücre gelişmeye ve artmaya devam ederek sonunda ilk emellerine hizmet etmeyen anormal hücreler oluşturur. Bu hücreler, yakındaki hücrelerin işlevini bozarak, daha fazla değişinimi uyararak ve uzuv sistemlerini ölçülebilir biçimde etkileyerek artmaya devam edebilir. Kanser, sıhhatli hücrelerin kanserli hale gelmesine veya işlevlerinin değişmesine neden olur. Bu anormal veya değişinime uğramış hücreler hakimiyetten çıktığında, ur ismi verilen büyük bir doku kütlesi oluşabilir. Bazı uzuvlarda kanser ötekilerine göre daha sık görülürken, kanser reelinde bedenin her yerinde bulunabiliyor. kalp
Kanser, hücre parçalanması yoluyla süratli ve hakimiyetsiz bir oranda dağılır. Kesintisiz olarak yine gelişmeye ve yer değiştirmeye programlanmış hücrelerden oluşan bir uzuv, yüksek bir yenilenme süratine sahip olmayan bir uzva göre kansere karşı daha duyarlıdır. Bu bilgiler ışığında kalbe yakından bakalım. Yapılacak çok işi olan uzuvlar söz mevzusu olduğunda, biz doğmadan çok evvel atmaya başlayan ve can verene kadar da atmaya devam edecek olan kalbi göz arkasını etmek güçtür. Her uzvun ve adalenin düzgün çalışmasını sağlamak için damarlarımız, arterlerimiz ve kılcal damarlarımız süresince kesintisiz olarak kan pompalaması, yıkaması ve itmesi gerektiğinden kalbimiz hiçbir zaman mola vermeden çalışır. Bedende böylesine bir mesullükle 7/24 çalışan kalbin, kesintisiz olarak daha önceki hücreleri atıp yerine yenilerini koymaya zamanı yoktur. Bu sebeple kalp hücreleri, bu dokularda düzenlenmesi gereken bir cins zarar olmadıkça genellikle ayrılmaz ve artmaz. Kanser, hücresel replikasyon ve ayrılınma yoluyla dağılır ve kendini gösterir; Kendini özellikle sık sık değiştirmeyen kalp gibi bir uzuvda kanserin tutunması çok güçtür. Reelinde kalp kanseri vardır, ancak son derece enderdir. Bunun sebebi, kalp hücrelerinin sıklıkla artmaması, bu sebeple kalp adaleyi kanserini çok fazla görmemenizdir. kanser Öte yandan; ten, mide ve meme gibi bedenin değişik bir hayli kısmı kesintisiz olarak hücre kaybediyor ve onları yeniliyor. Bu cins kanserler, bedenin bu bölgelerindeki hücrelerin daha süratli ve sık artması sebebiyle daha yaygındır. Kalp, bu cins kanserojenlere seyrek maruz kalır ve bu da kalp kanserinin büyümesini daha da güçleştirir.