Metin Akpınar: “Çocukluktan bu yana komik olmak istedim”

PAYLAŞ
Metin Akpınar: “Çocukluktan bu yana komik olmak istedim”
  • 0
  • 0
  • 5 dakika da oku
  • +
  • -

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İBB Şehir Tiyatroları ’nın tertip ettiği 37. Genç Günler ’in sohbet misafiri olan sinema ve tiyatromuzun akılda adı Metin Akpınar, genel sanat rejisörümüz Ayşegül İşsever ’in moderatörlüğünde tertip edilen sohbette gençlerle buluştu. Akpınar, kendi oyunculuk macerasını anlatırken, “Çocukluktan itibaren gülünç olmak istedim” dedi. Sanat ve sahne aşkının erken yaşlarda başladığını söyleyen Akpınar, ananesel tiyatrodan İstanbul ’un değişen kültürel ve sanatsal etrafına, kitaplardan anılarına birçok mevzuda gençlerin suallerini yanıtladı.

İstanbul ’un devamlı tertip edilen tek gençlik şenliği olan Genç Günler ’in 37. ’si, üniversite gruplarının oyunları, sohbet ve atölyelerle devam ediyor. Türk Sineması ve Tiyatrosu ’nun akılda adı Metin Akpınar, 8 Mayıs Pazartesi günü 19.00 ’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi ’nde genel sanat rejisörümüz Ayşegül İşsever ’in moderatörlüğünde asıllaştırılan sohbette Şehir Tiyatroları ’nın misafiri oldu.

 

“Çocukluktan bu yana gülünç olmak istedim”

 

Oyunculuk macerasının nasıl başladığını anlatan akılda oyuncu Metin Akpınar, “Minder gülüncü derlerdi daha öncekiler. Ben çocukluktan bu yana gülünç olmak istedim. Süpürgeden gitar yapardım. 1957 senesinde Yeşil Sahne ’ye götürdü bir dostum. Orada çok hoş bir tiyatro kurulmuştu. Orada tiyatroya başladım. Oradan Ulusal Türk Talebe Birliği ’ne geldim. Tiyatro bvefatı başkanı oldum. “Her Yer Tiyatro” kampanyası yaptık. Onlar gelemiyorlar biz gidelim, dedik. Florya dinlenme kuruluşlarında Haldun Taner öğretmen bizi izlemiş, beğenmiş. Oyundan sonra da çocuklar gelsin bir konuşalım demiş. O gizeme de Haldun Taner Gözlerimi Kaparım Görevimi Yaparım ’ı yapmak üzere. Tiyatro kurmak üzere. Öğretmen bana matinelerde siz burada oynayın, sonra da bana oynayın, dedi. Biz uçtuk tabi. Provalar başladı, ekibi de genişletti öğretmen. Öyle olunca da siz altta oynamayı bırakın, bizimle olun, dedi. 1964 yılında Ulvi Uraz tiyatrosunda profesyonel oldum. 2 yıl orda bazı roller hariç bütün kompozisyonlarda oynadım.”

 

Akpınar, daha sonra özel tiyatro kurmalarıyla alakalı bir sual üzerine, “Biz olduk varsaydık ve gençlik heyecanıyla kendi tiyatromuzu, Genar tiyatrosunu kurduk. 60 şahsiyet bir yerdi, biz seyirciden daha kalabalıktık, seyirciler gelmiyorlardı. Biz sonra Hababam Sınıfı ’nda oynadık, yavaş yavaş tanınmaya başladık. Seyirci gelmeyince bir turne tiyatrosu olmaya karar verdik. Bir kış turnesi yaptık, hatta para biriktirdik. Sonra Haldun Öğretmen ’ya geldik, o bize Kabare Tiyatrosu yapalım dedi. Bizi ikna etti, 1967 yılında Kabare Tiyatrosu ’nu kurduk. 1992 ’ye kadar da etkin oldu”

 

10 yıldır üç üniversitede Kabare Tiyatrosu üzerine dersler verdiğini söyleyen Akpınar, “Liseden gençler iyi yetişmiş olarak gelmiyor. Bir zaman sonra bereketli olamadığımı, olamayacağımı anladım ve bu dersleri de bıraktım. Ancak Kabare Tiyatrosu üzerine özel yaradılışlara destek vermeye devam ediyorum” dedi.

 

“Tiyatronun bırakılmaz olduğu inancı bir cinsli yerleşmedi”

 

Ayşegül İşsever ’in “Daha Öncekinden birçok şeyimiz noksandı ama sanki daha çok neşeliydi, derinliği vardı. Kültür ve sanat civarında dünden bugüne ne değişti?” suali üzerine, Metin Akpınar, İstanbul ’un değişen kültürel ve sanatsal etrafına dair şunları söyledi: “Çok şey değişti. Bizim kabare tiyatrosu yaptığımız İstanbul ’da 42 tiyatro perde açardı. 2500 sanatçı her akşam sahneye çıkardı. O yarıyılda kentlerde popülasyonun yüzde 30 ’u yaşıyordu. Anadolu ’dan büyük bir göç aldık. Orada yaşayan insanlar kendi ananelerini, örflerini taşıdılar. Burada kent kültürüne erişemediler. Böyle bir yoz kültür oluştu. Bu bize büyük bir seviye kaybettirdi. O surattan daha öncekinden daha iyiydi diyoruz. Bu ülkede tiyatronun bırakılmaz olduğu inancı bir cinsli yerleşmedi. Anapara da, siyaset de bize hep uzaktan baktı.

 

“Anılarımı yazmayacağım”

 

Seyirci suallerinde, anılarını yazıp yazmadığının sorulması üzerine Akpınar, “Ben anı yazmayı hoşlanmıyorum. Çünkü anıda içten olursanız ayıp olur, bazı şeyleri saklarsanız kendinize ayıp olur. O surattan anı yazmak riskli bir iştir. Ama bu beceriksizliği gidermek için bir belgesel yaptık. 80 yılı bir buçuk saate sığdırdık. Zeynep Miraç da bir biyografi yazdı. “Metin Akpınar Sahneye Adanmış Bir Ömür” diye. O ikisiyle şimdilik kanaat etmeni rica ediyorum.”

“81 Şehirde tiyatro yok ne yazık ki”

Bu dejenerasyon karşısında tiyatronun üzerine düşenler nedir, siz neler yaptınız, suali üzerine Akpınar, “Tiyatronun eğitimle alakalı çok ciddi işlevleri var. Ama tiyatro bir konferans yeri değildir, didaktik olmak zorunda değildir. Biraz tebessüm ettirerek doğruları bağırmak zorundadır. Ama bunun için rakamsal çokluk da gerekir. Bugün 84 milyon popülasyonlu ülkemizde tiyatro yoktur rakamsal olarak. Popülasyonun yüzde onu oranında etkin sanatçı olması gerekli. 81 şehirde tiyatro yok ne yazık ki. Tiyatro ülkede olmayınca tiyatronun misyonları da aynı oranda eksiliyor. Siz arz ettiğinizde yerel idareler de anapara da buna uymak zorundadır. Bu surattan mesullük sizde” diyerek, gençlere sanatı, tiyatroyu arz etmeleri gerektiğini söyledi.

Takribî iki saati bulan sohbet, gençlerin sualleri ve akılda oyuncu Metin Akpınar ’ın kimi zaman cümbüşlü kimi zaman bilgeliğini ve tecrübesini ifade eden yanıtlarıyla devam etti.

 

Kaynak: BYZHA Beyaz Haber Ajansı